مارس 2010
You are missing some Flash content that should appear here! Perhaps your browser cannot display it, or maybe it did not initialize correctly.
الشيخ الدكتور محمد بن إبراهيم الحمد تحميل
You are missing some Flash content that should appear here! Perhaps your browser cannot display it, or maybe it did not initialize correctly.
الشيخ الدكتور محمد بن إبراهيم الحمد تحميل
You are missing some Flash content that should appear here! Perhaps your browser cannot display it, or maybe it did not initialize correctly.
الشيخ الدكتور محمد بن إبراهيم الحمد تحميل
You are missing some Flash content that should appear here! Perhaps your browser cannot display it, or maybe it did not initialize correctly.
الشيخ الدكتور محمد بن إبراهيم الحمد تحميل
You are missing some Flash content that should appear here! Perhaps your browser cannot display it, or maybe it did not initialize correctly.
الشيخ الدكتور محمد بن إبراهيم الحمد تحميل
You are missing some Flash content that should appear here! Perhaps your browser cannot display it, or maybe it did not initialize correctly.
الشيخ الدكتور محمد بن إبراهيم الحمد تحميل
Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem dünyanın gerçek durumunu,
onun pek çabuk sona ereceğini anlamıştı. Bu yüzden
o, dünyada rahatlık ve bolluk içinde yaşayan zenginler gibi
değil, bir gün aç kalarak ama sabrederek, bir gün karnını doyurarak
ama şükrederek yoksullar gibi yaşadı.
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem ümmetine, dünya fitnesinin
ve onun şehvet ve zevklerine dalmanın tehlikesini şöyle
açıkladı; “Şüphesiz dünya hoş ve çekicidir. Allah sizi oraya
hâkim kılacak, sonra da nasıl davranacağınıza bakacak. Öyleyse
Ashâbına yapılan eziyetler artınca, Rasûlullah sallallâhu
aleyhi ve sellem onların Medîne’ye hicret etmelerine izin verdi.
Davetin Medîne’de yayılmış olmasına ve oranın muhacirleri
karşılamaya hazır hale gelmiş olmasına sevindi.
Mü’minler hicret etmeye başladılar. Peşpeşe gruplar halinde
Mekke’den çıktılar.
Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem kaldı. Onunla birlikte
Ebû Bekir, Ali ve müşriklerin zorla alıkoydukları kimseler de
kaldılar.
Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem Tâiflilerin alaylarıyla
karşılaştıktan ve el-Mut’im b. Adiyy’in himayesine girdikten
sonra Mekke’ye döndü.
Yalanlama, abluka ve baskıyla dolu bu ortamda, Yüce
Allah elçisine destek vermek istedi ve ona İsrâ ve Mîrâc’ı ikram
etti. Ona bazı büyük âyetlerini (kudret ve büyüklüğünün
delillerini) gösterdi. Ona küfür ve kâfirler karşısında güç ve
destek olması için büyüklüğünü ve gücünü gösteren kanıtları
bildirdi.
Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem namaz, oruç, zikir, dua
ve bu tür başka ibâdetleri çok yapardı. O, bir amel işlediğinde,
ondan vazgeçmez, yapmaya devam ederdi. Âişe radıyallâhu
anhâ şöyle demiştir: Bir rahatsızlık veya başka bir sebeple
gece namazını kaçırdığında, gündüz on iki rekât kılardı.(141)
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem gece namazını bırakmazdı.
Ayakları şişinceye kadar gece namazı kılardı. Kendisine,
önceki ve sonraki günahları affedildiği söylenince şöyle
cevap vermiştir: “Şükreden bir kul olmayayım mı?”(142)