El profeta de la misericordia Site

Liga del Mundo Islámico - Organismo Mundial para la Presentación del Mensajero

Fasting in Shawwal

dichos del Profeta

Mensaje del Profeta

  • Narró Abu Adullah, an-Nu’man Ibn Bashir (que Allah esté complacido con él) que oyó al Mensajero de Alá (la paz sea con él) decir: “Ciertamente, lo lícito es evidente y lo ilícito es evidente, y entre ambos existen asuntos dudosos sobre los que mucha gente no sabe (ignora). Quien se abstiene de los asuntos dudosos purifica su religión y mantiene limpio su honor, pero quien cae en los asuntos dudosos, caerá inevitablemente en lo ilícito. Al igual que el pastor que pasta (su ganado) próximo a un prado vedado, poco falta para que pasten en él. Por cierto que todo rey tiene su zona vedada, y ciertamente la zona vedada de Alá es lo ilícito, y por cierto que en el cuerpo existe un trozo de carne, que si se encuentra sano, todo su cuerpo lo estará, y si se corrompe (enferma), todo el cuerpo se corromperá, este es el corazón”. (Transmitido por Bujari y Muslim)

Fransız filozof Foltiere ´nin peygamber (S.A.S) ve kendi risaletinin hakkında gösterdiği gerçek görüşler

 

Dr: halit abdulrahman el-Şayi

  Genel sekreteri yardımcısı

 

     Başlangıçta, biz müslümanlar olarak,  peygamberimizin "Hazreti Muhammed Salla Allahü Aleyhi ve Sellem" yüce bir makamlı ve üstün bir zat olduğunu anlayıp, üstelikle Allah (celle celalühü)'ın onu methettikten sonra insanların Allah'ın peygamberini methetmeye gerek kalmadığnı iyice biliyoruz, fakat Allah (celle celalühü) müslüman olmayanlardan bazılarını peygamberine inandırıp adaletli, sadık ve dürüst bir zat olduğuna şehadet ettirmiştir. İşte Fransız filozoflardan Foltiere müstear bir isim ile tanınmış olan ve 1694'te doğan ve 1778'de ölen François Marie Arouet'ü, örnek olarak alıyoruz, Foltiere 1742 yılında "Fanatiklik" isimli bir piyes yazdı, bu piyeste İslamiyet hakkında son derece kötü şeyler kaydetti, kadınların da bile islamiyete mecburen girdiklerini yazdı, hatta "Rasülüllah Salla Allahü Aleyhi ve Sallem" ile Hazreti Cebrail arasındaki geçen hadisleri veya hadiseleri inkar etmeye kalktı, bu piyesinin içerisine peygamberimiz "Salla Allahü Aleyhi ve Sallem" hakkında haddi aşan müstehcen vasıflar ekledi. Bazı sıkıntıların yaşanmaması için Kilise heyeti tarafından bu piyes meydana çıktıktan bir yıl sonra müsadere edildi, çünkü Kilise heyeti, Foltiere'nın islam şeriatini kullanarak islam şeriati üzerinden Kiliseyi tenkit etmeye çalıştığını gördü. O, bu uydurduğu insafsız vasıflar ve peygamber hakkında söylemiş olduğu asılsız iftiralar ile, o dönemde Avrupa'nın her tarafında yayılmış olan Rönasans akımının getirmiş olduğu fikir özgürlüklerinden faydalanarak ve çok geniş bir şekilde hıristiyan fikirlerinin karşısında meydana çıkmış saldırılar olduğu sırada bu boşluktan yararlanıp herhangi bir dini fikrin karşısına çıkıp kendini gösterme niyetinde bulunmak istiyordu. Gerçekten Foltiere'in Fransız topluluğundaki fanatikliği kınamasına rağmen ve taasubun karşısında savaş halinde olması ile beraber, "Fanatiklik"  veya " Muhammed'in Hayatı " isimli piyesini yazması ile tam bir tezatlık içerisinde kalmıştır, çünkü bu piyesi aslında fanatiklik prensiplerine uyarak yazdı, üstelikle iftiralar ve uydurmalar üzerine bu piyesi kaleme almıştır, çünkü bu yazdığı eseri ile hem Kilise heyetini tenkit etmek hem de bütün mukaddes şeylerin karşısında hürmetsizlik içinde bulunmak istiyor idi, Foltiere bu saygısızlık ve hürmetsizlik ile islama ve Muhammed'e "Salla Allahü Aleyhi ve Sallem" saldırdığı halde onlara hasar verdiği halde Kilise heyeti tarafından ve kendi topluluğundan kabul ve takdir göreceği kanaatinde bulunuyordu, Bu piyes sahnelenene kadar, Foltiere'in ortaya atmış olduğu varsayımlar ilk olarak tam istediği gibi meyvesini verdi, Kilise heteti bu piyes ile kendisinin kasdedilmiş olduğunu farkettiği için bu piyesin sahnelenmesini yasaklamaya başladı. Ama işin ilginç tarafı ise, Foltiere kendisiyle islam aleyhine sarfettiği bütün iftiralarını "islam dini hakiketi üzerine iyice durduktan sonra ve onun üstün prensiplerini anlayınca" yeniden düzeltmeye karar verdi, çünkü Foltiere,  Henery de Polonfiruse'in Londra'da 1720 yılında yayınlanmış "Muhammed'in Hayatı" isimli kitabından çok etkilenmişti, bu kitapta Muhammed "Salla Allahü Aleyhi ve Sallam" savunulmuş ve bu kitapta Muhammed "sav" hakkındaki söylenmiş iftiralar ve uydurulmuş vasıflar reddedilmişti, bununla beraber Muhammed'in "Salla Allah Aleyhi ve Sallem" dindeki ve akıldaki yaratıcılığını belirtip Batılılar tarafından bile saygı gösterilmeye layik olduğunu net bir şekilde açıklamıştı, Foltiere bu inandığından hareket ederek 1765 yılında "Geleneklerde Arastırmaca" isimli kitabını yazdı, ve daha önce üzerine hücüm yaptığı dini övmeye başlayıp  Muhammed "sav" ile Kurani Kerim'i methedici sözler sarfetti, kendi tabiriyle "Muhammed, konfoshious ile zeradeşt, dünyanın en büyük diyanet koyucularıdır" demiştir. 1751 yılında François Foltiere'in yazmış olduğu "Toplumların Ahlak ve Ruh Yapısı" kitabında Muhammed'in "Salla Allahü Aleyhi ve Sallem" siyasi derin ve fikirlerinden bahsederek Muhammed'i "sav" savundu, ve onu son derece hikmetli ve mantıklı bir din kurucusu olarak göstermiştir, ayrıca eski asırlardan beri hirıstiyan adetlerinde bulunmayan hoşgörülülük kavramının, müslüman ülkelerde bolca bulunduğunu gösterdi. Bunun gölgesinde, fransız aydınları, bütün Batı aydınları ve Foltiere'in sunduğu tezleri beğenmiş ve etkisinde kalmış olanlar, "Fanatiklik" kitabını "Geleneklerde Araştırmaca" kitabından daha üstün bir mertebede tutarlarsa insaflıktan ve kemaldan uzaklaşmış olmazlarmı? Yoksa sırf taasup içinmi böyle şeylerin peşine düşerler? Barış Elçisi olan Muhammed "sav" ile islamiyet aleyhine Batıda çıkan taassubçuların saldırılarının çoğaldığı  bu dönemde şu soruyu soralım: Toplumlar ve kültürler arasında muhteşem bir iletişimin aynı anda yaşandığı bu çağda hepimizin artık gerçeği görme ve aklımızı başımıza alma vakti gelmedimi?

Bu çağın, Muhammed'in "sav" tertemiz ve sadık birisi olduğunu kanıtlayan gerçeklerine uyarak ve bu çağın ruhu ile aynı yolda gitmek adına sizin gerçekleri tekrar gözden geçirme vaktiniz gelmedimi? Bu toplumlar ve kültürler arasındaki iletişim ve bilim çağında iken, batı aklının ortaya atmış olduğu varsayımlar ve iddiaları tekrar gözden geçirip, bu çağın ruhu ile daha yakın bir temasta bulunma ve onun gerçekleri ile daha düzenli bir yaklaşımda bulunma vakti gelmedimi? Zaten bütün insanlık alemi çok çetin sıkıntılar yaşadıkları için bu gözden geçirme hali kaçınılmaz bir istek oldu, bilhassa zalimce ve düşmanca dökülen kanlar ve ölümlerin aşırı bir şekilde ortaya çıkması, bu isteğin bir an önce hayata geçirilmesini kamçılamıştır, bunun için adalet ve barış vesilelerini yaymaya son derece muhtaciz ve bununla beraber  semavi inanışlara ve bu semavi inanışların nebilerine, rasüllerine gösterecegimiz saygıda bize bu yolda katkı sağlayacaktır. Bu çağrı vasıtası ile insanların temel ihtiyaçlarını canlarını mallarını ve namuslarını kurunmasını sağlar ve bununla beraber insanlık için huzurlu bir yaşamın unsurlarını da oluşturur. Bu çağrımızın aksini savunanlar ise düşmanca ve provoke edici tezler ile "batı tezlerindeki batıl iddialar" dünyaya sıkıntılar ve acılardan başka bir şey getirmiyor, çünkü hepimiz, alemlerin Rabbi peygamberi "Salla Allahü Aleyhi ve Sallem" ile gönderdiği hidayet ve rahmet kaynaklarına olduğundan fazla muhtacız, bunun gibi gerçekleri farkettiğimiz zaman, peygamberlik makamı ile alay edenler ve onun hayatını ve risaletini karalamaya çalışanların, insanlığa zarar vermek istediklerine, bütün dünyayı huzurlu ve istikrarlı bir hayat yaşamaktan mahrum bırakmak istediklerine kolayca karar verebiliriz. Allah celle celalühü bu sınıfta olan insanları Kuranı Kerim'de şu şekilde tehdit ederek yaptıklarını kınamıştır.Allah  buyurdu ki "Dünya hayatını ahirete tercih edenler Allah yolundan alıkoyanlar ve onun eğriliğini isteyenler var ya, işte onlar (haktan) uzak bir sapıklık içindedirler" (İbrahim süresi, 3. ayet).

İnsanlar ilmi alanlarda büyük adımlar atmalarına büyük gelişmişlikler göstermelerine rağmen, ve bunun meyvesi olarak müthiş keşiflere ulaşması ile beraber ne yazık ki mukaddes şeylerin hakkında  ahlaksız davrandıkları için bulundukları zirveden  aşağıya düşmeleri kaçınılmaz olmuştur çünkü kendilerini medeniyetli sayan dünyanın ana başkentileri içerisinde kötü makaleler ve tezler bulunması, bu toplumları hüsrana uğratır. Kuşkusuzki, biz müslümanlar olarak, hem islam hem hazreti peygamber hem de Kuranı Kerim hakkında söylenen kötü şeylerin önlenmesinin sorumluluğu bizim üzerimize düşer.. Yediden yetmişe kesinlikle bu sorumluluktan herkesin bir payı vardır, büyük olsun küçük olsun ama muhakkakki bir payımız var, önderler alimler aydınlar gazeteciler ve yurt dışında yaşayan müslümanlar v.b. herkes konumuna  ya da mevkiine göre bu sorumlulukta bir payı vardır..


Dr: halit abdulrahman el-Şayi

Genel sekreteri yardımcısı

khalidshaya@hotmail.com

 

 

 

síganos

Find El profeta de la misericordia Site on TwitterFind El profeta de la misericordia Site on FacebookFind El profeta de la misericordia Site on YouTubeEl profeta de la misericordia Site RSS feed